İDAM CEZASI ÜZERİNE...
Ceza hukukumuzda “maddi gerçek”,“mutlak gerçek”anlamı taşımaz.
Mahkemeler kararını “Vicdani kanaatine”göre verir.
Hukuk sistemimizde, suçluluk ;hakim, savcı, avukat, polis ve jandarmanın performansıyla da ilgilidir.
Yargılamanın taraflarını,tanıkları, bilirkişileri, adli tıp kurumunu daha hesaba katmadık.
.
Bu kişilerden mutlak bir dürüstlük göstermeleri ve daima doğru kararlar vermelerini beklemek mümkün değildir.
.
Bu kişilerden mutlak bir dürüstlük göstermeleri ve daima doğru kararlar vermelerini beklemek mümkün değildir.
Ceza yasalarımız da "Adli hata" olasılığı her zaman ihtimal dahilinde tutulmuştur.
Bu nedenle hukukumuzda yargılamanın yenilenmesi müessesesine yer verilmiştir.
Ölüm cezasının geri alınması veya tamiri olanaksızdır.
Hüküm “vicdani kanaate” göre verildiğine göre olası bir “adli hatanın sorumluluğu” sadece karar verenler de mi olacaktır.
Yoksa, ölüm cezasını getirenler de mi ?
Bazıları ölüm cezasını savunurken idamın suçları önleyebileceğini ileri sürer.
Yoksa, ölüm cezasını getirenler de mi ?
Bazıları ölüm cezasını savunurken idamın suçları önleyebileceğini ileri sürer.
Bilimsel araştırmalar ise bu görüşleri doğrulamıyor.
ABD’de komşu eyaletlerde, ölüm cezasını kaldıran ile kaldırmayan eyaletler arasındaki ,karşılaştırmalar da suç işleme oranlarında bir fark görülmemiştir.
İnterpolün yaptığı araştırmaya göre ölüm cezasını kaldıran ülkeler de cinayet ve cinayete teşebbüs oranı daha düşük çıkmıştır.
İngiltere, 1953 yılında kurduğu ölüm cezası ile ilgili Kraliyet araştırma komisyonunu kurmuş dünya çapında inceleme yaptığı raporunda ölüm cezasının uygulanmasının suç oranını azaltmadığını açıklamıştır.
Malezya’da 1983’ten bu yana uyuşturucu kaçakçılığına karşı ölüm cezası uygulandığı halde, uyuşturucu suçları her geçen yıl artmıştır.
Afrika’da bazı ülkelerinde hırsızlık suçunu işleyenler halka açık bir meydanda öldürüldüğü halde,infazı izleyenler için de yankesicilik yapanlar görülmüştür.
İdam cezası istenirken “göze göz,dişe diş” diyenler; ölüm cezasında çekilen ıstırapın cezanın infazı ile sona erdiğini oysa ki hapis cezasında bu “ıstırap” farklı zamana yayılarak tüm ceza boyunca çekildiğini unutulmamalıdır.
Kaldı ki, suçlu ömür boyu hapis cezası yatmaktansa idam cezası ile ölmeyi de tercih edebilir.
Kaldı ki, suçlu ömür boyu hapis cezası yatmaktansa idam cezası ile ölmeyi de tercih edebilir.
Bizim de tespitlerimiz “suç,insanın kendisine ne çıkar sağlarsa sağlasın,insan hürriyetinden tamamen yoksun kalmayı hiç bir zaman istemez”şeklindedir.
Bazıları kamuoyunun ölüm cezasını istediğini ileri sürerek idam cezalarında destek arıyor.
Bu kişiler “mantığın büyük insan yığınları üzerinde hiç bir etkisi olmadığını” görüyorlar.
Ölüm cezası çok tekniktir, kamuoyunun eğilimi ise hızla değişebilir.Son derece karmaşık bir hukuk sorunu, kamuoyu baskısı gibi tartışmalı bir yolla çözülmeye çalışılması ne derece doğrudur?
Ülkemizde en son 25 Ekim 1984 te Burdur’da Hıdır Aslan idam edildi.
Hukukumuzda ölüm cezasının uygulanması mümkün değildir.Anayasamızın 15 ve 17. maddesine göre "kişinin yaşama hakkına dokunulamaz". 38.maddeye göre ise “Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.Ölüm cezası verilemez”. Anayasamızın 90. maddesine göre ise “usulüne göre yürürlüğe girmiş temel ve hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır”. Bu noktada AİHS 6 ve 13. Protokolünü devletimizin 2004 ve 2006 yılında onayladığı için her hangi bir nedenle idam cezasını geri getiren bir yasanın çıkarılması mümkün değildir.
Devletimizin bugüne kadar "kişi hak ve özgürlüğü" ile ilgili imzaladığı uluslararası anlaşmadan "Ahde vefa" ilkesi uyarınca geri çekilmediğini de hatırlatmak gerekir.
Büyük hukukçu Beccaria 1764 yılında yazdığı“ Suç ve Ceza üzerine” isimli eserinde idam cezasına karşı çıkarken, orantılı hapis cezalarını savunmuş,
“Suçu önleyen en önemli nedenlerden biri cezaların ağırlığı değil cezaların infazının kaçınılmaz olmasıdır.” Demiştir.
Bu görüşe katılmamak mümkün değil...
“Suçu önleyen en önemli nedenlerden biri cezaların ağırlığı değil cezaların infazının kaçınılmaz olmasıdır.” Demiştir.
Bu görüşe katılmamak mümkün değil...
Yorumlar
Yorum Gönder