Ana içeriğe atla

İFTİRACILAR ÜZERİNE (KAN EMİCİ SÜLÜKLER),

İFTİRACILAR ÜZERİNE
(KAN EMİCİ SÜLÜKLER),
Medya da malum bazı kişiler iftira boyutuna varan açıklamalarıyla, muhataplarını, yasal mercilerin ve toplumun önünde karalıyorlar.
Üstelik, "polisler neden operasyon yapmıyor","Savcıları göreve çağırıyorum",Neden şu kişiler tutuklanmadı" ya da "Şu kişilerin tutuklanması gerekir" gibi emirlerle kendilerini adaletin üstünde gören bir kibirlilikle toplumu ve adaleti yönlendirmek
Bu iftira yöntemini, Fetocular kadar sözde Feto karşıtları da kullanıyorlar.
Her iki tarafta ki iftiracılar da kendilerini vatansever tanımlarken karşısında duranı vatan hainliği ile suçluyorlar. Sonuçta, masum insanlar bunlar yüzünden zulüm görürken, her ne hikmetse iftiracılar TV’lerde baş köşede ahkam kesiyor,gazete köşelerinde yazarlık ya da nereye hizmet ediyorsa oradan makam mevkii edinip, tatlı parayla,tatlı hayat yaşıyorlar.
Sn Devlet Bahçeli "Çakallar puslu havayı sever "demişti.
Ben de iftiracılar için “Kan emici sülükler” diyorum.
Gelelim iftiranın hukuki boyutuna;
5237 sayılı TCK’nın 267.maddesine göre yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, "işlemediğini bildiği halde", hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Demektedir.
Eğer fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
Mağdur hakkında yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya takipsizlik kararı verilir,fakat buna rağmen gözaltına alma ve tutuklama değilde başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki duruma göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Eğer işlemediği bir suçtan dolayı beraat eden ya da takipsizlik kararı alan mağdur iftira nedeniyle gözaltına alınması ya da tutuklanması halinde iftira eden kişiye ayrıca "Hürriyet'i yoksun kılma"suçundan da ceza verilir.
İftira sonucu mağdur kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkumiyeti halinde, iftira eden yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; bu cezaların ise infazına başlanmışsa verilecek ceza yarı oranında artırılır. İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.
istiyorlar.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na göre İftira suçu, failin suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye suç atmasıdır.
Bu bakımdan, gerçekte işlenmiş bir suç mevcut bulunur, ancak üzerinde kuşku ve iddianın yoğunlaşmış olması nedeniyle ihbar veya şikayet edilen kişinin suçluluğu kanıtlanamazsa, suçlanan beraat etmiş olsa dahi iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır.
Ergenekon ve Balyoz davalarından iki ila beş yıl arası ceza yatan sanıkları beraat ettiler.Olayın iftira olduğu biliniyordu.Dursun Çiçek de iftiracıların mağdurlarından.
Tutuklu kalmasına neden sahte kriminal raporları düzenleyen polis, Jandarma ve adli tıp görevlileri hakkında açılan soruşturmada, iftiracılar ,Feto terör örgütü üyeliği suçu dışında nitelikli iftira ve hürriyeti yoksun suçlarından tutuklandılar.
7 yıl önce şüpheli bir şekilde intihar ettiği söylenilen Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay“Ergenekon'un silahları” denilen silahların gerçekte emniyetin kayıt dışı silahlarının olduğu bilgisine ulaştığı bu bilgiyi açıklayamadan şüpheli bir şekilde öldüğü yönünde soruşturma yürütülmekte, şüpheler Feto terör örgütüne yönelmektedir.
Yakın bir zamanda bu komplonun ortaya çıkarılacağını ve faillerinin de terör ,iftira, hürriyeti yoksun bırakma suçlarından tutuklanacaklarını umuyorum.
Sosyal medyada troll hesaplar açan iftiracılar muhatabın suç işlemediğini bildikleri halde suç ithamlarında bulunuyorlar.Bu trollerin ve azmettiricilerinin tespit edilmesi gerekiyor.
Kimileri de geçmişte FETÖ'nün üst düzey yöneticisi ya da yardım edeni olup da işledikleri suçlardan sanki muafmış gibi bir edayla TV lere çıkıp olur olmaz atfı cürüm de bulunuyorlar.
Bunlar FETO terör örgütü içinde yönetici olduklarını aleni itiraf ediyorlar, herkes için adalet işliyorsa bu kişilerin sanki birileri tarafından korunuyormuş havalı tavırlarına son verilerek haklarında soruşturma açılmalı ve söylediklerinin doğru olup olmadığı da ortaya çıkartmalıdır.
Bazıları, FETO cu değiller ama TV ve sosyal medya da açık açık önüne geleni suçladıkları halde her ne hikmetse savcılığa gidip bildiklerini aktarmıyorlar. Savcıların bu kişilerin ifadelerine başvurup eğer anlattıkları gerçekse akibetini araştırmalı yok iftira ise bu kişiler hakkında iftiradan ceza alması için soruşturma başlatmalıdır.
En tehlikelileri,iftirasını şerefsizlik boyutuna getirip insanların namusuna dil uzatanlardır.
Bukalemun gibi, her hangi bir siyasi görüş kisvesine bürünebilirler.
Bunlar Sn Cumhurbaşkanı’na olmadık iftiralarda bulundular.
Sn Meral Akşener'e de aynı şekilde iğrenç ithamlarda bulundular.
Bu iftiracıların hak ettikleri cezayı almaları gerekir.
Eski Roma Cumhuriyet döneminde iftiracıların “alnına damga” vurulurdu.
Eskiler, Kafkas-Türk atasözü "İftiracıyı vuran cennetliktir" sözüne itibar ederdi.
Günümüzde bizler, TCK nın iftiracılar için düzenlenmiş 267.maddesini uygulanmasını yaygınlaştırmalıyız

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ.

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ...  Karaköy Bankalar Caddesi nin her iki tarafı  ihtişamlı binalarla çevrilmiş. Eskiler hanları yaparken küçük esnafı düşünmüşler. Kira ve aidatlarda esnafın ödeyebileceği şekilde düzenlenmiş...  Eski tarihi hanlar yenilenerek ya bankaya ya da otele dönüşüyor... Hanların içindeki onlarca dükkanda zaman içinde başka yerlere taşınacaklar. Mağdur olacaklar... Hanlar kapanınca odabaşılar daha büyük problem yaşayacak. Çünkü onların iş alanları bitecek. Odabaşılar hanların temizlik ve güvenliği ile yönetiminden sorumludur.Buna mukabil kira ücretinin bir kısmını gelir olarak  kendisi toplar. , Yargıtay uygulamasında, odabaşılık kat mülkiyeti sistemine geçilmemesi nedeniyle yönetici ve kapıcısı bulunmayan işhanlarında, bunlara ait görevlerin yerine getirilmesini sağlayan bir meslek olarak nitelendirilmekte, odabaşılarının yaptıkları bu hizmetler karşılığında belli bir miktarda ücrete hak kazanacakları, söz konusu hizmetle

KANUNİ KADİM...

BBP İstanbul İl Başkanı Sn Yaşar Sayan'ı ziyaret etme imkanı bulduk. Osmanlı Devleti'nin aydınları; Gelibolulu Mustafa Ali Katip Çelebi,Hasan Kafi,  Koçi Bey , Naima ve Cevdet Paşa ;devletin çöküşünden toplumun tüm katmanlarını sorumlu tutarak gerçekçi davranmışlardır. Onlar  devletin ve toplumun çöküşünü kaderde aramadılar. "İnsansız mülk olmaz" prensibi ile hareket ettiler... Düşüncelerini çekinmeden açıkladılar,devrin kudretlilerine yazılı rapor olarak sundular... Osmanlının Kanuni kadimi açıklayan  önemli ilkesini, emanetlerin ehline verilmemesinin devletin çünkü şu hızlandıracağını ifade ettiler. Düzenin bozulmasında ki en önemli sebeplerden birinin de aşağı (edani) kimselerin yüksek makamlara getirilmesi  görüldü... Atanan idarecilerin  işlerinde ciddiyetsiz olduğunu ve sadece bugünü düşünüp yarına fazla bakmayan kişiler görev aldığını belirttiler... Halka kaldıramayacağından fazla yük verilmesinin yanlışlığına vurgu yaptılar. Örfi kanunlara uygu

Kasten yaralama suçlarında 671 sayılı KHK uygulaması

Kasten yaralama suçlarında 671 sayılı KHK uygulaması Bir düşünür "İşkencenin en kötüsü, kanunla işkence etmektir." Derken çok haksız değildi. Son tahliyelerde farklı uygulamalar farklı yorumlar gerçekleşti.Bende kasten yaralama suçlarında denetimli serbestlik ve şartlı tahliye konusundaki düşüncelerimi paylaşmak gereği duydum. Kasten yaralama suçu TCK’nın 86 ,87 ve 88.maddelerinde düzenlenmiştir. Bu suçun TCK 86 maddesinde düzenlenmiş halinde,hükümlünün koşullu salıverilmesi için ,671 sayılı KHK ya göre mahkum olduğu cezanın 1/2 sini cezaevinde geçirmesi gerekir. Hükümlünün denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için açık cezaevine çıkma hakkına sahip olması gerekir.Bu husus denetimli serbestlik indiriminden faydalanması için çok önemlidir. TCK 86 maddesinin cezası bir yıldan 3 yıla kadar hapistir.(86/1) Eğer mağdurun yarası basitse dört aydan bir yıla kadar hapistir.(Şikayete tabidir) Eğer üst soya, alt soya, eşe veya kardeşe karşı ya da beden veya ruh bakımı