Ana içeriğe atla

Misak-ı Milli için canını vereni, Siyaset pezevengi anlamaz.

Misak-ı Milli için canını vereni,
Siyaset  pezevengi anlamaz.

Bir buçuk yıl önceydi, ofisime gelen  aksanlı Türkçe’siyle kendisini Timur ismiyle tanıtan kişi  bir ceza davası için görüşdü.
33 yaşlarındaki kızıl saçlı Timur ,1999 yılında ki ikinci Rus Çeçen Kafkas Savaşı'na katılmış daha sonra şartlar onu ülkemizde mülteci haline getirmiş ve bir müddet sonra ailesiyle birlikte Türk vatandaşlığına geçmiş.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti nüfus cüzdanını gururla bana göstermeyi ihmal etmedi.
Timur,Rusya'dan yasal yollarla faturalı bir şekilde getirdiği 6 tane ileri derece görüşlü dürbünü Türkmen Dağı'nda ki akraba ve arkadaşlarına göndermek isterken  polislerin dürbünlere  el koyduğunu ve bunun için mahkemesine girmemi istedi.
Sohbet esnasında neden Türkmen Dağı'na  gidiyorlar,yardım ediyorsunuz dediğimde,
"Misak-ı Milli için“dedi.
Duruşmaya çıktığımızda hakimin karşısında
“Ben Rusya vatandaşıydım, Çeçenistanlıyım, yaklaşık 2 yıl kadar önce Türk vatandaşlığına geçtim ve burada ikamet ediyorum ancak Rusya'da halen akrabalarım vardır, ayrıca halen Suriye devleti ile muhalif olan Laskiye kenti civarında Hatay'ın güneyinde Suriye tarafından Türkmenlerle beraber onların yanında mücadele eden akrabalarımda vardır Suç konusu dürbünleri Rusya'da yaşayan kardeşim bana göndermiştir bende Suriye tarafında Türkmenlerle birlikte Esad rejimine karşı mücadele eden akrabalarıma gönderecektim”dedi…

Gerçeği söylediği için terör örgütü üyesi olmaktan da ceza alabilirdi.
Beraat etti.

Inanmış insanların dava adamlarının yalan söylemediğini bir kez daha gördüm.
Bir buçuk yıldır görmediğim Timur, bugün tesadüfen bir konuyu araştırırken öğrendim ki; o olaydan sonra Türkmen Dağı'na gitmiş ;Türkmenlerle beraber ,Türk düşmanlarına karşı savaşırken şehit düşmüş.

 Hainler bu büyük milleti sadece sınırlarımızdan ibaret sanıyorlar.
Zamanın Cumhurbaşkanı Sn Demirel “Adriyatikten Çin Denizi'ne Türk milleti”demişti.
Zamanın başbakanı Sn Tansu Çiller “Bu millet için kurşun atanda kurşun yiyen de şereflidir” derken, elbette bu kahramanları kast ediyordu.
Cumhurbaşkanı Sn Erdoğan Lozan hakkında konuşurken Lozan'ın Türklüğün  son  sınırı olamayacağını kastediyordu.
 Aksi halde Atatürk hasta haliyle Lozan'da yer almayan Hatay'ı neden almış olsun.
Son Osmanlı Meclisi 28 Ocak 1920 de Misakı Milli ulusal yemini ilan etti.
Bu ilan hiçbir değişikliğe uğramadan istiklal harbimizde yer aldı.
Ülkemizin güneyinde Hatay ilinin güneyinden başlayarak Halep ,Musul,Erbil,Kerkük ve Süleymaniye içine alan çizgi Misak-ı Milli sınırları içinde kalmaktadır.
Işte  Timur bu dava için şehit düştü.

"Askerlerin görevi hayatını vermek, bunun için maaş alıyorlar, bana ekstra bir iyilik yapmıyorlar" diyen  vatan haini siyaset pezevenginin  şehitliğe aklı ermez.

Bu vesile ile başta Timur olmak üzere Allahtan tüm şehitlerimizin şehadetini kabul etmesini niyaz ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ.

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ...  Karaköy Bankalar Caddesi nin her iki tarafı  ihtişamlı binalarla çevrilmiş. Eskiler hanları yaparken küçük esnafı düşünmüşler. Kira ve aidatlarda esnafın ödeyebileceği şekilde düzenlenmiş...  Eski tarihi hanlar yenilenerek ya bankaya ya da otele dönüşüyor... Hanların içindeki onlarca dükkanda zaman içinde başka yerlere taşınacaklar. Mağdur olacaklar... Hanlar kapanınca odabaşılar daha büyük problem yaşayacak. Çünkü onların iş alanları bitecek. Odabaşılar hanların temizlik ve güvenliği ile yönetiminden sorumludur.Buna mukabil kira ücretinin bir kısmını gelir olarak  kendisi toplar. , Yargıtay uygulamasında, odabaşılık kat mülkiyeti sistemine geçilmemesi nedeniyle yönetici ve kapıcısı bulunmayan işhanlarında, bunlara ait görevlerin yerine getirilmesini sağlayan bir meslek olarak nitelendirilmekte, odabaşılarının yaptıkları bu hizmetler karşılığında belli bir miktarda ücrete hak kazanacakları, söz konusu hizmetle

KANUNİ KADİM...

BBP İstanbul İl Başkanı Sn Yaşar Sayan'ı ziyaret etme imkanı bulduk. Osmanlı Devleti'nin aydınları; Gelibolulu Mustafa Ali Katip Çelebi,Hasan Kafi,  Koçi Bey , Naima ve Cevdet Paşa ;devletin çöküşünden toplumun tüm katmanlarını sorumlu tutarak gerçekçi davranmışlardır. Onlar  devletin ve toplumun çöküşünü kaderde aramadılar. "İnsansız mülk olmaz" prensibi ile hareket ettiler... Düşüncelerini çekinmeden açıkladılar,devrin kudretlilerine yazılı rapor olarak sundular... Osmanlının Kanuni kadimi açıklayan  önemli ilkesini, emanetlerin ehline verilmemesinin devletin çünkü şu hızlandıracağını ifade ettiler. Düzenin bozulmasında ki en önemli sebeplerden birinin de aşağı (edani) kimselerin yüksek makamlara getirilmesi  görüldü... Atanan idarecilerin  işlerinde ciddiyetsiz olduğunu ve sadece bugünü düşünüp yarına fazla bakmayan kişiler görev aldığını belirttiler... Halka kaldıramayacağından fazla yük verilmesinin yanlışlığına vurgu yaptılar. Örfi kanunlara uygu

Kasten yaralama suçlarında 671 sayılı KHK uygulaması

Kasten yaralama suçlarında 671 sayılı KHK uygulaması Bir düşünür "İşkencenin en kötüsü, kanunla işkence etmektir." Derken çok haksız değildi. Son tahliyelerde farklı uygulamalar farklı yorumlar gerçekleşti.Bende kasten yaralama suçlarında denetimli serbestlik ve şartlı tahliye konusundaki düşüncelerimi paylaşmak gereği duydum. Kasten yaralama suçu TCK’nın 86 ,87 ve 88.maddelerinde düzenlenmiştir. Bu suçun TCK 86 maddesinde düzenlenmiş halinde,hükümlünün koşullu salıverilmesi için ,671 sayılı KHK ya göre mahkum olduğu cezanın 1/2 sini cezaevinde geçirmesi gerekir. Hükümlünün denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için açık cezaevine çıkma hakkına sahip olması gerekir.Bu husus denetimli serbestlik indiriminden faydalanması için çok önemlidir. TCK 86 maddesinin cezası bir yıldan 3 yıla kadar hapistir.(86/1) Eğer mağdurun yarası basitse dört aydan bir yıla kadar hapistir.(Şikayete tabidir) Eğer üst soya, alt soya, eşe veya kardeşe karşı ya da beden veya ruh bakımı