İnsanlarımız coronavirüsten can ve ekmek derdinde iken moral verici beyanlarda bulunması gereken Ali Erbaş gündem değiştirerek halkı kutuplaştırmaya çalışmıştır.
Şu an bunlara gerek yoktur.
Diyanet İşleri başkanlığı tüm Türkiye'ye hitap eden bir makam olduğu halde Sn Erbaş tüm Türkiye'ye hitap etmemektedir.
Yüce dinimizi siyasete alet etmektedir.
Zamanlaması manidardır.
Diyanet İşleri başkanlığı tüm Türkiye'ye hitap eden bir makam olduğu halde Sn Erbaş tüm Türkiye'ye hitap etmemektedir.
Yüce dinimizi siyasete alet etmektedir.
Zamanlaması manidardır.
Türk toplumu dine saygı gösteren, önem veren bir toplumdur ve bu toplumda dindar insanlar daima hürmet ve itibar görmüştür.Halkımız her ne kadar dindar olmayı bir fazilet olarak değerlendirse de cahilce bir dindarlık anlayışına karşı tahammülü yoktur.
Tarihimizde " en zor dönemlerde" başarılı bir şekilde görevini yerine getirerek ,halkın sevgisini kazanmış Şeyhülislam Yahya Efendi gibi din adamları yer almıştır.
Kendisini "sahte" olarak " Seyit" ilan eden, yeni doğmuş torununu ulema yaparak böylece "Beşik Ulemalığı"nı kazandırıp, oğlunu velihat Şeyhülislam atayan Şeyhülislam Feyzullah Efendi gibi din adamları da var olmuştur.
Kendisini "sahte" olarak " Seyit" ilan eden, yeni doğmuş torununu ulema yaparak böylece "Beşik Ulemalığı"nı kazandırıp, oğlunu velihat Şeyhülislam atayan Şeyhülislam Feyzullah Efendi gibi din adamları da var olmuştur.
Cumhuriyet döneminin tartışmasız en başarısız Diyanet İşleri Başkanı Sn Ali Erbaş'tır.
Bir defa kitabi ilme sahip ise de irfan sahibi değildir. Kitabi ilmini davranışlarına yansıtamamış olup ilmi sathi ve şekilseldir.
İslâm düşüncesinde davranışa dönüştürülmemiş iman, sadece sathi bir inanç olur; ama eğer kişi bunu sırf toplumda itibar elde etmek için yapıyorsa bu riyakârlık olur ki bu durum islâmın ön gördüğü en büyük günahlardan biridir.Din alimleri bu durumu "küçük şirk" olarak adlandırmıştır.
İslâm düşüncesinde davranışa dönüştürülmemiş iman, sadece sathi bir inanç olur; ama eğer kişi bunu sırf toplumda itibar elde etmek için yapıyorsa bu riyakârlık olur ki bu durum islâmın ön gördüğü en büyük günahlardan biridir.Din alimleri bu durumu "küçük şirk" olarak adlandırmıştır.
Sn Ali Erbaş'ın geçmişine bakarsak, riyakarlık görürüz.
Kendisi Türk Devleti'nin en büyük düşmanlarından Fetö ile bir türlü açıklayamadığı ilişkiler içine girmiştir.
Kendisi Türk Devleti'nin en büyük düşmanlarından Fetö ile bir türlü açıklayamadığı ilişkiler içine girmiştir.
Fetö'nün en önemli teröristi Adil Öksüz'ün doktora tezinde jüri üyesi olarak yer almıştır.
Arkadaşı Prof.Dr. Suat Yıldırım FETÖ soruşturmalarında kaçak durumdadır.
Diğer bir jüri üyesi olan Prof.Dr. Davut Aydüz de FETÖ'den hapis cezası almıştır.
Arkadaşı Prof.Dr. Suat Yıldırım FETÖ soruşturmalarında kaçak durumdadır.
Diğer bir jüri üyesi olan Prof.Dr. Davut Aydüz de FETÖ'den hapis cezası almıştır.
FETÖ’nün en önemli platformlarından biri olan Kültürlerarası Diyalog Platformunun (KADİP) yönetim kurulu üyesi ve FETÖ'nün Abant Toplantıları'nın müdavimleri arasındadır.
FETÖ'nün kapatılan "Kimse Yok Mu Derneği'nin" etkinliklerinde yer almış ve onlar için "gönül erleri” diyerek propagandasını yapmıştır.
FETÖ'nün kapatılan "Kimse Yok Mu Derneği'nin" etkinliklerinde yer almış ve onlar için "gönül erleri” diyerek propagandasını yapmıştır.
Diyanet İşleri Başkanı olduğu halde denetleme sorumluluğu altındaki çoğu tarikatlara ait, yurt ve kurslarda küçük çocuklara yapılan cinsel istismara sesi çıkmamıştır.
Din adamının sade yaşaması gerektiği halde halkın vergileri ile lüks bir hayat yaşadığı ve yukarıdaki hususlar haberlere konu olmasına rağmen milyonlarca kişinin okuduğu bu yayınlara yanıtta verememiştir.
Din adamının sade yaşaması gerektiği halde halkın vergileri ile lüks bir hayat yaşadığı ve yukarıdaki hususlar haberlere konu olmasına rağmen milyonlarca kişinin okuduğu bu yayınlara yanıtta verememiştir.
Sn Erbaş'ı kendisini çok değerli bir insan yaptığına inandığı, cübbe ve sarığı önünü kaplamış ise de, alim olduğunu ayırabilmek çok güçtür.
Geçmişte cumhuriyet düşmanı bir şahsı cübbe ve sarıkla ziyaret ederek aklınca siyasi mesajlar vermiştir.
Bu ziyareti ile adeta "İyinin adı iyi ile kötünün adı kötü ile söylenir" sözünü doğrulamıştır.
Her hareketi ile, belli bir kesim dışında, bütün tepkileri üzerine çekmiş ve sürekli siyasi tartışmaların içinde olduğu için ,halkın kınamasına maruz kalmıştır.
Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Kurumunun ,başkanı olmasına rağmen aklınca, onu görmezden gelmiş bu ikiyüzlülüğü ile bulunduğu yeri manevi olarak adeta harabeye çevirmiş ve yapıcı değil yıkıcı bir kişiliği olduğunu göstermiştir.
Coronavirüs salgınına rağmen VİP cuma namazı kıldırarak ibadetinin yapay ve gösteriş düşkünü biri olduğunu ispatlamıştır.
Camilere siyaset karıştırdığı için ilk kez onun döneminde camilerde cemaatin kavga ettiği birbirine girdiği,imamlara tepki gösterdiği görülmüştür.
Sn Erbaş, islamın iyiliğe yönlendirme ve kötülükten sakındırması için halka hizmet edeceğine kendisine faydasız olan siyasilerin takdirlerini kazanmak için siyasilere hizmet etmiştir.
Sn Ali Erbaş'ın dış yüzü böyleyse kim bilir iç yüzü nasıldır?
Yorumlar
Yorum Gönder