"Canı gönülden razı olduk kaderin hükmüne,
Üzülmeyiz, düşersek eğer belaya, derde.” (Bağdatlı Ruhi )
Geçenlerde, bir babanın 13 yaşındaki kızına tecavüz eden 17 yaşında ki genci öldürmesi olayı sosyal medya da çok tartışıldı...
Bir çok kişi babanın bu cinayetini haklı gösterecek yorumlarda bulundu.
Olayın arka planına baktığımızda öldürülen gencin, 13 yaşındaki kızla cinsel beraberlik yaşadığı ve kızın hamile kaldığı bunu kızın babası öğrendikten sonra olayların istenmeyen bir şekilde geliştiğini görüyoruz.
Kızın babası olayı öğrendikten sonra kızına tecavüz eden genci savcılığa şikayet ediyor.
Genç, kızın rızası ile ilişkiye girdiğini söylüyor. 13 yaşındaki kız da sanık genci doğrulayarak genci sevdiğini söyleyince serbest kalıyor.
Sanık gencin serbest kaldığını gören ve öfkesi artan kızın babası ,gencin çalıştığı iş yerine giderek onu silahla öldürüyor.
Bu konu ile ilgili birkaç tespitte bulunmak istiyorum.
Her şeyden önce yorumlarım,olay haberlerde yazılanlar gibi ise bağlayıcıdır. Dosyada farklı bilgiler varsa bu bilgilere göre yorum yapmak gerekecektir.
Mağdur kızın,sanık genç ile ilişkiye rıza göstermesi , gencin işlediği cinsel istismar suçunun cezasını kaldırmıyor veya azaltmıyor. Çünkü mağdur kız 15 yaşından gün almadığı için rızası bir anlam ifade etmiyor.
Hukuksal olarak olayın tecavüz olarak görülmesi gerekiyor.
Mahkemeler bazen bu tip olaylarda tutuksuz yargılama gerçekleştirebiliyor.Çünkü bu davalar uzun sürmekte ,aradan geçen zaman içinde olayın tarafları,evlenme yaşı geldiğinde gönül rızası ile evlendikleri de çok sık karşılaşılan bir durum olduğu için evlilik cüzdanlarını mahkemeye sunuyorlar bu kez damat konumunda ki sanığın daha az ceza alması için kız tarafı mahkemede yoğun çaba gösteriyor. Önceden öngörüde bulunan mahkeme bu tarz rızalı olaylarda tutuksuz yargılama gerçekleştirebiliyor.
Mahkeme muhtemelen yukarıdaki açıklamam ışığında ;kızın ilişkiye rızası , kızın gerçek yaşının tespiti ihtimali ve sanık gencin yaşının küçük olması gibi nedenleri gözeterek sanık genci ilk etapta tutuklamamış.
Gerçi savcılık, mahkemenin gerekçeleri ile bağlı olmadığı için, mahkemenin serbest bırakma kararına itiraz etme hakkını kullandı mı?
Savcılık itiraz etmiş olsaydı,belki de genç tutuklanacaktı.Savcılık itiraz ettiği halde mahkeme itirazı reddetmiş de olabilir.
Bu konuda şimdilik elimizde done yok.
Burada dikkat edilmesi gereken başka bir hususta kızın babasının cinayeti tasarlayarak mı gerçekleştirdiğidir.
Baba ,genci takip etmiş ve olay sırasında onunla hiçbir görüşme yapmadan soğukkanlı bir şekilde cinayeti işlemiş olabilir.
Planlı yani tasarlayarak cinayet işlemesi babanın TCK 82 maddesine göre daha ağır bir ceza almasını gerektiriyor.Olay öncesine ait babaya ait kamera görüntüleri yayınlandı.
Bu görüntüler kızın babasının planlı hareket ettiğini gösteriyor mu? Adli makamlar tüm bu hususları değerlendirecektir.
Cinayeti işleyen babayı haklı görenler , babanın ceza almaması için sosyal medyada yoğun kampanyalar yürüttüler.
Hatta bazıları seviyeyi aşarak ,karşı görüşte olanlara ve babayı tutuklayan hakime varıncaya kadar ağır hakarette bulundular.
Bu tarz yaklaşımlar mahkemeye etki etmeyecektir. Çünkü mahkeme objektif davranacak, soğukkanlı bir tutum sergileyecek ve masumiyet (Suçsuzluk karinesi, (presumption of innocence), ) karinesini en titiz şekilde göz önünde bulunduracaktır.
Masumiyet karinesi denilince kişinin suçlu suçsuz olduğu değil, mahkemece hiçbir etki tesir altında kalmadan ve peşin hüküm kurulmadan bağımsız bir şekilde yargılanması gerektiği kastedilmektedir.
Cinayeti işleyenin suçlu görülmemesi ve cinayetin doğru olduğu yönünde suçu övücü yorumlar yapılmaktadır.
Bunlar eleştiri boyutunu aştığı takdirde TCK 288. md yer alan soruşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunanları cezalandıran ve bu fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesini nitelikli hal olarak düzenleyen “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçuna muhatap olabilir.
O yüzden tarafların acısı üzerinden yorum yapanları doğru bulmuyorum.
Önemli bir hususta gencin ailesinin oğullarının işlediği suça nasıl yaklaşım gösterdiğidir.
Aileler, iki genç birbirlerini sevdiği için, onların hayatlarının başında yaptıkları bu yanlışı,ileriki zamanda düzeltebilecek bir çözüm arayışına girebilirdi.
Ülkemizin toplumsal ve sosyal dokusunda namus kavramı ve gelenekler ile din gerçeği çerçevesinde yasalara aykırı olmayacak bir şekilde aileler arasında çözümlerde söz konusu olabilmektedir.
Sonuçta,genç,18 yaşından küçük ve ailesinin sorumluluğu altındadır. Gencin ailesi kızı olumsuzlayarak ya da ilgisiz kalan bir tutum sergilemişse bu da babayı öfkelendirmiş olabilir.
Nitekim baba cinayet işledikten sonra, "hamile kızımın geçirdiği ruhsal bunalım beni çok etkiledi"demesi olayda psikolojik olarak yalnız bırakıldığını göstermektedir.
Bu durumda olay planlı değil bir cinnet anında gerçekleştiği için tasarlayarak işlenmiş bir cinayetten bahsedemeyiz.
Olayda meşru müdafaanın söz konusu olduğunu da düşünmüyorum.
Meşru müdafaa olması için babanın veya kızının olay anında hayatının tehlikede olması gerekiyordu.
Olayda baba silahı ile gencin iş yerine giderek cinayeti işliyor. Ölenden hiç bir saldırı gelmiyor.
Babanın cinayeti işlerken ve öncesinde en yoğun bir şekilde ağır tahrik altında kaldığı daha kuvvetli ihtimaldir.
Baba yasal yollara da başvurmuştur. Bir sonuç alamamıştır.
Sonuçta mahkeme, sanık babanın, velayeti altındaki kızına yapılan ağır saldırı karşısında uğradığı üzüntü ve öfke ile suçu işlediğini kabul ederse cezasına , en yüksek oranda tahrik indirimi uygulamaktan (TCK29) çekinmeyecektir.
Gencin tecavüz olayı ile ilgili mahkemeden serbest kalmış olması onun suçsuz olduğunu göstermez ve kızın 13 yaşında olması cinselliğe rızasının bir hüküm ifade etmeyeceğinden tüm bunlar kızın babasının intikam için değil öfke ve üzüntü etkisiyle haksız tahrik altında cinayeti işlediğini akla getirmektedir.
Eğer mahkeme,babanın öç alma girişimi ile cinayeti işlediğini kabul ederse haksız tahrik indirimini uygulamayabilir. Bu halde cinayet işleyen, tasarlama sonucu nitelikli cinayet suçundan (TCK 82)en ağır cezayı alabilir.
Mahkeme, babanın pişmanlık durumuna göre 1/6 takdiri indirimi(TCK 62) göz önünde bulunduracaktır.
Mahkemenin, olayda uygulayacağı ceza da ,cinayet(TCK 81) en yüksek oranda haksız tahrik indirimi (TCK 29)ve takdiri indirim(TCK62) uygulayarak nihayetinde kızın babası hakkında 10 yıl hapis cezası vermesi önemli bir olasılıktır.
Bu tarz olaylara çözüm olarak devletin, yargı ile vatandaşın önyargılarını karşı karşıya getirmemek için mağdur hakları ile ilgili ciddi uzmanlık çalışmaları yapması ve barolar ile ortak projeler etmesi gerekmektedir...
Üzülmeyiz, düşersek eğer belaya, derde.” (Bağdatlı Ruhi )
Geçenlerde, bir babanın 13 yaşındaki kızına tecavüz eden 17 yaşında ki genci öldürmesi olayı sosyal medya da çok tartışıldı...
Bir çok kişi babanın bu cinayetini haklı gösterecek yorumlarda bulundu.
Olayın arka planına baktığımızda öldürülen gencin, 13 yaşındaki kızla cinsel beraberlik yaşadığı ve kızın hamile kaldığı bunu kızın babası öğrendikten sonra olayların istenmeyen bir şekilde geliştiğini görüyoruz.
Kızın babası olayı öğrendikten sonra kızına tecavüz eden genci savcılığa şikayet ediyor.
Genç, kızın rızası ile ilişkiye girdiğini söylüyor. 13 yaşındaki kız da sanık genci doğrulayarak genci sevdiğini söyleyince serbest kalıyor.
Sanık gencin serbest kaldığını gören ve öfkesi artan kızın babası ,gencin çalıştığı iş yerine giderek onu silahla öldürüyor.
Bu konu ile ilgili birkaç tespitte bulunmak istiyorum.
Her şeyden önce yorumlarım,olay haberlerde yazılanlar gibi ise bağlayıcıdır. Dosyada farklı bilgiler varsa bu bilgilere göre yorum yapmak gerekecektir.
Mağdur kızın,sanık genç ile ilişkiye rıza göstermesi , gencin işlediği cinsel istismar suçunun cezasını kaldırmıyor veya azaltmıyor. Çünkü mağdur kız 15 yaşından gün almadığı için rızası bir anlam ifade etmiyor.
Hukuksal olarak olayın tecavüz olarak görülmesi gerekiyor.
Mahkemeler bazen bu tip olaylarda tutuksuz yargılama gerçekleştirebiliyor.Çünkü bu davalar uzun sürmekte ,aradan geçen zaman içinde olayın tarafları,evlenme yaşı geldiğinde gönül rızası ile evlendikleri de çok sık karşılaşılan bir durum olduğu için evlilik cüzdanlarını mahkemeye sunuyorlar bu kez damat konumunda ki sanığın daha az ceza alması için kız tarafı mahkemede yoğun çaba gösteriyor. Önceden öngörüde bulunan mahkeme bu tarz rızalı olaylarda tutuksuz yargılama gerçekleştirebiliyor.
Mahkeme muhtemelen yukarıdaki açıklamam ışığında ;kızın ilişkiye rızası , kızın gerçek yaşının tespiti ihtimali ve sanık gencin yaşının küçük olması gibi nedenleri gözeterek sanık genci ilk etapta tutuklamamış.
Gerçi savcılık, mahkemenin gerekçeleri ile bağlı olmadığı için, mahkemenin serbest bırakma kararına itiraz etme hakkını kullandı mı?
Savcılık itiraz etmiş olsaydı,belki de genç tutuklanacaktı.Savcılık itiraz ettiği halde mahkeme itirazı reddetmiş de olabilir.
Bu konuda şimdilik elimizde done yok.
Burada dikkat edilmesi gereken başka bir hususta kızın babasının cinayeti tasarlayarak mı gerçekleştirdiğidir.
Baba ,genci takip etmiş ve olay sırasında onunla hiçbir görüşme yapmadan soğukkanlı bir şekilde cinayeti işlemiş olabilir.
Planlı yani tasarlayarak cinayet işlemesi babanın TCK 82 maddesine göre daha ağır bir ceza almasını gerektiriyor.Olay öncesine ait babaya ait kamera görüntüleri yayınlandı.
Bu görüntüler kızın babasının planlı hareket ettiğini gösteriyor mu? Adli makamlar tüm bu hususları değerlendirecektir.
Cinayeti işleyen babayı haklı görenler , babanın ceza almaması için sosyal medyada yoğun kampanyalar yürüttüler.
Hatta bazıları seviyeyi aşarak ,karşı görüşte olanlara ve babayı tutuklayan hakime varıncaya kadar ağır hakarette bulundular.
Bu tarz yaklaşımlar mahkemeye etki etmeyecektir. Çünkü mahkeme objektif davranacak, soğukkanlı bir tutum sergileyecek ve masumiyet (Suçsuzluk karinesi, (presumption of innocence), ) karinesini en titiz şekilde göz önünde bulunduracaktır.
Masumiyet karinesi denilince kişinin suçlu suçsuz olduğu değil, mahkemece hiçbir etki tesir altında kalmadan ve peşin hüküm kurulmadan bağımsız bir şekilde yargılanması gerektiği kastedilmektedir.
Cinayeti işleyenin suçlu görülmemesi ve cinayetin doğru olduğu yönünde suçu övücü yorumlar yapılmaktadır.
Bunlar eleştiri boyutunu aştığı takdirde TCK 288. md yer alan soruşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunanları cezalandıran ve bu fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesini nitelikli hal olarak düzenleyen “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçuna muhatap olabilir.
O yüzden tarafların acısı üzerinden yorum yapanları doğru bulmuyorum.
Önemli bir hususta gencin ailesinin oğullarının işlediği suça nasıl yaklaşım gösterdiğidir.
Aileler, iki genç birbirlerini sevdiği için, onların hayatlarının başında yaptıkları bu yanlışı,ileriki zamanda düzeltebilecek bir çözüm arayışına girebilirdi.
Ülkemizin toplumsal ve sosyal dokusunda namus kavramı ve gelenekler ile din gerçeği çerçevesinde yasalara aykırı olmayacak bir şekilde aileler arasında çözümlerde söz konusu olabilmektedir.
Sonuçta,genç,18 yaşından küçük ve ailesinin sorumluluğu altındadır. Gencin ailesi kızı olumsuzlayarak ya da ilgisiz kalan bir tutum sergilemişse bu da babayı öfkelendirmiş olabilir.
Nitekim baba cinayet işledikten sonra, "hamile kızımın geçirdiği ruhsal bunalım beni çok etkiledi"demesi olayda psikolojik olarak yalnız bırakıldığını göstermektedir.
Bu durumda olay planlı değil bir cinnet anında gerçekleştiği için tasarlayarak işlenmiş bir cinayetten bahsedemeyiz.
Olayda meşru müdafaanın söz konusu olduğunu da düşünmüyorum.
Meşru müdafaa olması için babanın veya kızının olay anında hayatının tehlikede olması gerekiyordu.
Olayda baba silahı ile gencin iş yerine giderek cinayeti işliyor. Ölenden hiç bir saldırı gelmiyor.
Babanın cinayeti işlerken ve öncesinde en yoğun bir şekilde ağır tahrik altında kaldığı daha kuvvetli ihtimaldir.
Baba yasal yollara da başvurmuştur. Bir sonuç alamamıştır.
Sonuçta mahkeme, sanık babanın, velayeti altındaki kızına yapılan ağır saldırı karşısında uğradığı üzüntü ve öfke ile suçu işlediğini kabul ederse cezasına , en yüksek oranda tahrik indirimi uygulamaktan (TCK29) çekinmeyecektir.
Gencin tecavüz olayı ile ilgili mahkemeden serbest kalmış olması onun suçsuz olduğunu göstermez ve kızın 13 yaşında olması cinselliğe rızasının bir hüküm ifade etmeyeceğinden tüm bunlar kızın babasının intikam için değil öfke ve üzüntü etkisiyle haksız tahrik altında cinayeti işlediğini akla getirmektedir.
Eğer mahkeme,babanın öç alma girişimi ile cinayeti işlediğini kabul ederse haksız tahrik indirimini uygulamayabilir. Bu halde cinayet işleyen, tasarlama sonucu nitelikli cinayet suçundan (TCK 82)en ağır cezayı alabilir.
Mahkeme, babanın pişmanlık durumuna göre 1/6 takdiri indirimi(TCK 62) göz önünde bulunduracaktır.
Mahkemenin, olayda uygulayacağı ceza da ,cinayet(TCK 81) en yüksek oranda haksız tahrik indirimi (TCK 29)ve takdiri indirim(TCK62) uygulayarak nihayetinde kızın babası hakkında 10 yıl hapis cezası vermesi önemli bir olasılıktır.
Bu tarz olaylara çözüm olarak devletin, yargı ile vatandaşın önyargılarını karşı karşıya getirmemek için mağdur hakları ile ilgili ciddi uzmanlık çalışmaları yapması ve barolar ile ortak projeler etmesi gerekmektedir...
Yorumlar
Yorum Gönder