Ana içeriğe atla
" Mana arsasında savaşılacak kişi mi kalmadı, bir iki hamle yapınca meydana bin tane kahpe çıkar.”    Nefi

Değerli arkadaşlar,sosyal medyada bir çok paylaşımda, Fetö iltisakı nedeniyle devletten ihraç edilenler,tekrar göreve dönmek için   çok yoğun bir şekilde   mağduriyet propagandası yaparak  tekrar görevlerine geri dönüyorlar.
Belirtmek  isterim ki bir çoğumuz gibi 15 Temmuz gecesi İstanbul da Vezneciler ve Vatan emniyet tarafındaki  yaşanılan olaylara yakından şahit oldum.
Korkunç bir tabloydu.
 O gece uçaklar alçaktan uçuş yaptılar, ses bombaları atarak tüm İstanbul halkını korkutmak istediler.
Kurşunlar havada uçuştu.
Beklediklerinin tersine halk sokaklara dökülerek unutulmayacak bir direniş gösterdi.
Şehit düşenler oldu. Gaziler verildi.
İşte bu atmosferde Kafkasyalı mücahitlerin, Suriyeli mültecilerin iltica idosyalarına bakarken dinlediğim  “Rus ve Suriye uçakları mahalle mahalle evlerimizi yıkıyor ailelerimizi öldürüyor.Amerikalılar hava araçları ile bizi vuruyor”     dramları gözlerimin önüne  geldi.
O gece anladım ki, Feto isyanı biraz daha büyüseydi ,bir gün bizim de mülteci olmayacağımızın hiç  bir garantisi yoktu...
Feto'nun silahlı isyancıları bu kalkışmayı yaparken devlet içindeki diğer kollarından cesaret alıyordu.(Bunlarda şimdi biz darbe girişimine katılmadık savunması yapıyor)

Devlet aklı uyanık davrandı, isyan girişiminden sonra artçı tehlikeleri bertaraf etti ve kontrolü sağlamak için  olağanüstü hal ilan ettiğini açıkladı.Olağanüstü hal KHK’lerle   içindeki Feto’cuları toplu ihraç etti.(Olağanüstü halin “amacı doğrultusunda” Feto ve diğer terör örgütleri ile ilgili çıkan tüm KHK’ları hukuka uygun buluyorum.)
Fetöcüler’in   iktidara    kontenjandan liste vererek  devlette kadrolaştığı bilindiği için aslında kimin Fetocu olduğu da önceden biliniyordu.Daha sonra itiraflar,bylocklar ve diğer deliller işi kesinleştirdi.

Bu gelişmeler üzerine Fetocular organize bir şekilde mağdurluk algısı oluşturmaya başladılar; yargıdaki  algıları;
“İhraç edilenlerin  ihraçtan önce savunmaları alınmadığı için hukuken mağdur edilmişlerdir.”
Hatta işi şaklabanlığa vurup “Hero- kahraman” tişörtüyle duruşmaya geldiler.
Belirtelim ki ;PKK,DHKPC  ve IŞİD:terör yapıları  bu millete açıkça düşmanlığını ilan etmişlerdir.
Feto ise  sanki bizdenmiş gibi görünerek yasal görünümlü illegal yapılanma içinde münafık gibi davranmıştır.
Fetonun bu münafıklığı her kesimin büyük nefretini çekmiştir.
Bu sebeplerle devletin içindeki Fetocuların derhal ihraç edilmesi tam isabet olmuştur.
Feto iltisaklılara ihraçtan önce tebligat  savunma hakkı vb gibi işlemler yapılmış olsaydı, kanıtları yok edebilirler  yada Fetocular,kendilerine mağdur oldukları yönünde inandırıcılık kazandırmak için zaman kazanmış olacaklardı.
Bu nedenle devlet siyasi irade ortaya koyarak Feto iltisaklıları ihraç etmiştir.

Devlet her şeye rağmen, bir yanlış yapılmaması için ihraç edilenler için komisyon kurmuş ve mahkeme yolunu açmıştır. Bu süreçte Feto iltisaklılara geri dönüş kararı çıkarsa, işlerini bağlayabilecekleri ihtimaline karşı geri dönüşe  de itiraz yolu açılmalıdır.
Asıl mağdur Fetö'cüler değil,bu millettir.
Şehit yakınları ve çoğu sakat kalan gazilerdir.
Zindanlara kapatılarak ölüme terkedilen askerlerimizdir.(Ergenekon,Balyoz)
Muhsin Yazıcıoğlu ve ekibidir.
Necip Hablemitoğlu'dur.
Fetö terör mahkemelerinin verdiği kararlarla mahkum olanlardır.Nasıl ki Nazi mahkeme kararları savaştan sonra geçersiz sayıldıysa Fetö hakimlerinin verdiği kararlarda yeniden yargılama yapılması gerekirdi.
(Ne yazık ki sadece Ergenekon ve Balyoz  davası  sanıkları ile Metro Turizm'in kodaman  sahibi için yeniden yargılanma talepleri kabul edildi)
Şahsım da üniversite yıllarından bu yana Feto’ya bilinçli olarak  karşı oldum.
Çünkü  Kafkas Türk İslam geleneği tarikata,insana yaltaklanmayı red eder.Gazavat kültürü ve vatan sevgisi asıl  ölçümüzdür.
Bu duruşumuz nedeniyle fırıldak bahanelerle Fetocular devlet kontenjanından iki kez telefonumu dinledi.Üzerime suç atmaya  çalıştı lar.Ticarette ise kazandığımız ihaleleri iptal ettiler.
Gençlik kollarından bu yana içinde bulunduğum mensubu olmakla gurur duyduğum,siyasi partimizi şantajla hileyle Fetöcüler ele geçirdiler.(Fetocu jargonu ile konuşan  başkan büyük kongre de 12 bin kişinin önünde “okyanus ötesine"selam yolladı)
Açtığım ticari ve siyasi parti davalarını menfaatlerine ters geldiği için reddettiler.
Devletin arşivlerinde tüm bu  anlattıklarımın  belgeleri mevcuttur.
Geçenlerde kendisini  sadece facebook arkadaşı olarak tanıdığım bir  hukukçunun, Fetocuların, devletten ihraçtan önce kendilerine savunma hakkı verilmesi gerektiği yönünde ki sosyal medyadaki yazısına bende yukarıda anlattığım hassasiyetler çerçevesinde karşı görüş bildirdim.
Meğer, Feto iltisakından ihraç edilenlerde sayfanın  takipçisiymiş , kendilerini Feto mağduru(!)olduklarını söyleyerek  bu yazıma çoğu bel altı  yorumlar yazdılar.
Bende  meşru müdafaa konumunda
buradan yazıyorum.
1.Devlet ,siyasi irade ortaya koymuştur.Olay siyasidir.      Devlet görevlisi de devletin siyasetinin bir parçasıdır.Sadece hukuki bakılamaz. Devletin ,Feto iltisaklıları önceden bilgilendirmeden ve  savunma hakkı vermeksizin derhal ihraç etmesi  yasaldır.
2.Devlet, ihraç edilenler için ihraçtan sonra itiraz ve yargı yolu gibi haklar tanımıştır.Bu yolla geri dönebilir. Ancak suistimalin önlenmesi için asıl Fetö mağdurlarına itiraz hakkı tanınmalıdır.
3. Feto iltisaklılardan ceza soruşturması açılanlar aklanmadan görevine geri dönmeleri doğru değildir.
4.Feto iltisaklılar mağdur değildir.Mağdur oldukları yönünde yaptıkları ( Yasal haklarını kullanmak dışındakiler)her faaliyet örgüt propagandası kapsamına girebilir.

5. Fetö'den ihraç edilenlerin kendi savunmalarına inanmak zorunda değiliz.
6.Kabadayılık yapmayın,millete silah çektiniz diye çekinecek değiliz.Meşru müdafaa hakkımızı kullanacağımızı bilin.
7. Liderinizi Yavuz Sultan Selim'in kaftanını giydirip ülkeye geri getireceğinize göre    sözde  Osmanlıcı ve devletçisiniz.Bilmez misiniz ki Osmanlı da devlet işinde devlet görevlisi   yeri gelir canını verir.Bilmez misiniz ki bu coğrafyada devlet işinde canını vermek hamaset değildir. Gördüğümüz bırak canını vermeyi  kendi ikbali için  devlete nasıl geri döneyim yüzsüzlüğü içindesiniz.
8. Bununla birlikte Feto iltisaklılar  için ceza soruşturmasında  başta masumiyet karinesi olmak üzere adil yargılanma ilkesi tavizsiz bir şekilde uygulanmalıdır.
9. Yasal yollarda imkan vermiyorsa artık   devletin siyasi iradesine saygı duyun.
10.Yüce dinimiz, fitneyi red eder.Kaderinize razı olun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ.

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ...  Karaköy Bankalar Caddesi nin her iki tarafı  ihtişamlı binalarla çevrilmiş. Eskiler hanları yaparken küçük esnafı düşünmüşler. Kira ve aidatlarda esnafın ödeyebileceği şekilde düzenlenmiş...  Eski tarihi hanlar yenilenerek ya bankaya ya da otele dönüşüyor... Hanların içindeki onlarca dükkanda zaman içinde başka yerlere taşınacaklar. Mağdur olacaklar... Hanlar kapanınca odabaşılar daha büyük problem yaşayacak. Çünkü onların iş alanları bitecek. Odabaşılar hanların temizlik ve güvenliği ile yönetiminden sorumludur.Buna mukabil kira ücretinin bir kısmını gelir olarak  kendisi toplar. , Yargıtay uygulamasında, odabaşılık kat mülkiyeti sistemine geçilmemesi nedeniyle yönetici ve kapıcısı bulunmayan işhanlarında, bunlara ait görevlerin yerine getirilmesini sağlayan bir meslek olarak nitelendirilmekte, odabaşılarının yaptıkları bu hizmetler karşılığında belli bir miktarda ücrete hak kazanacakları, söz konusu hizmetle

KANUNİ KADİM...

BBP İstanbul İl Başkanı Sn Yaşar Sayan'ı ziyaret etme imkanı bulduk. Osmanlı Devleti'nin aydınları; Gelibolulu Mustafa Ali Katip Çelebi,Hasan Kafi,  Koçi Bey , Naima ve Cevdet Paşa ;devletin çöküşünden toplumun tüm katmanlarını sorumlu tutarak gerçekçi davranmışlardır. Onlar  devletin ve toplumun çöküşünü kaderde aramadılar. "İnsansız mülk olmaz" prensibi ile hareket ettiler... Düşüncelerini çekinmeden açıkladılar,devrin kudretlilerine yazılı rapor olarak sundular... Osmanlının Kanuni kadimi açıklayan  önemli ilkesini, emanetlerin ehline verilmemesinin devletin çünkü şu hızlandıracağını ifade ettiler. Düzenin bozulmasında ki en önemli sebeplerden birinin de aşağı (edani) kimselerin yüksek makamlara getirilmesi  görüldü... Atanan idarecilerin  işlerinde ciddiyetsiz olduğunu ve sadece bugünü düşünüp yarına fazla bakmayan kişiler görev aldığını belirttiler... Halka kaldıramayacağından fazla yük verilmesinin yanlışlığına vurgu yaptılar. Örfi kanunlara uygu

İYİ PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANI SN SATUK BUĞRA KAVUNCU'YU ZİYARETİMİZ,

İstanbul  İYİ Parti il Başkanı Sn Saltuk Buğra Kavuncu'yu HUSİAD olarak  yöneticimiz Sn Hasan Tunaboylu,kurucumuz Sn Dr Dursun Çiçek, yöneticilerimiz,Sn Yusuf Bayrak  ,Sn Metin Gün,Dr Beyzade Özkahraman, Cahit Bahçeci,Temel Yıldırım,Adem Özdemir, Av Sandra İsabella Tarancı ,Av  Muhammet Yiğit ile ziyaret ettik... Sn Başkan Kavuncu İYİ Parti İl Başkanlığı'nın yerel seçimler hakkındaki çalışmaları konusunda bilgiler verdi, Bizde düşüncelerimizi aktardık. İl Başkanı Sn Kavuncu'yu il  kongresinde ki birleştirici çalışmalarından dolayı tebrik ettik. İl teşkilatı çalışmaları, Çin zulmune karşı Doğu Türkistanlılara verdiği destek, yerel seçimlerdeki gerek İstanbul İYİ Parti il teşkilatının gerekse ,CHPlilerin de takdirini kazanan özverili çalışması, eşsiz samimiyeti ve mütevaziliği ile Sn Kavuncu'yu,İstanbul'u anlamış; irfan ehli ,zihni pak, gönlü temiz ,Türk İslam milliyetçisi  İfrit yayanlara karşı korkusuz ,davasına inanmış ve davası  uğruna hayli zahmet çekme