Ana içeriğe atla

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ PRATİKTE GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ

 

İlk bakışta, yasal işlemler Batı ile aynı görünüyor: Anayasa tarafından yetkilendirilmiş kişiler tarafından yürütülen resmileştirilmiş bir süreç. Ama benzerlikler orada biter. 

Hukukun üstünlüğü kültürün ayrılmaz bir parçası haline gelmekten uzaklaştı ve mahkeme kararlarına eskisi gibi büyük saygı duyulmuyor; hukukun üstünlüğü pratikte geçerliliğini yitirdi ve yargılamaların sonuçları giderek adaleti yansıtmıyor. 

Son yıllarda, mahkeme sistemi kötüye gidiyor. Mahkemeler, görüşlerini hiçbir şekilde gerekçelendirmiyor ve tarafların muhakemesini temelsiz reddediyor, esasen mahkemeler,gerçekleri uydurmaya ve mantığa ve sağduyuya meydan okuyan kendi gerçekliklerini yaratmaya geçmiştir.

Bu yeni yaklaşım, fazladan çaba harcamadan "doğru" kararlar almalarına izin verdiği için mahkemeler için çok uygundur. 

Bu koşullar altında yargıçların kendilerini yürütme gücünün bir uzantısı olarak algılıyor.

 Yürütme gücü ise bunu çok iyi biliyor.

Ancak yargı sistemi, kanunu ihlal eden bir tarafın lehine kararlar almak için ,tüm kanun ve yönetmelikleri nasıl atlatabilir? 

Cevap basit: Yargı sistemi yarı yargısal hale geldi. 

Roma atasözüne göre sistem, adaletin bazı dış özelliklerini korurken, 

“hukukun iyilik ve eşitlik sanatı olduğu” fikrini tamamen göz ardı etmektedir.

Mahkemeler, yasaların belirli bir durumda neden ve nasıl uygulanması gerektiğini gerekçelendirmeksizin, yasal kodlardaki tüm paragrafları mantıksızca "kopyalayıp yapıştır" yapıyor.

Bir mahkemenin tarafların gerekçelerinden hiç bahsetmemesi yaygındır.

 Bahsedilirse, mahkeme bunu kısa bir ifadeyle reddeder: 

"İddialar temelsizdir"

Mahkeme sisteminin yürütme gücüne hizmet etme biçiminin bir başka örneği de arama yapmak için izin alma kolaylığıdır. 

Uygulamada, mahkemeler kolluk kuvvetlerine en ufak bahanelerle sanıkların ve hatta tanıkların ofislerini veya evlerini arama yetkisi veriyor. 

Böylece mahkeme sistemi bozuldu. Sonuç olarak, ortalama bir vatandaş,mahkemeyi koruyan bir kurum olarak görmüyor ve genel olarak mahkemelere ve hükümete güvenmiyor. Bu, vatandaşların öğrenilmiş çaresizliğinin bir parçasıdır: sandıkta veya mahkemede hiçbir şeyi değiştiremezler...

Rusya'da bu durum da geriye sadece iki eylem tarzı kalır:

 Devrim veya sonsuz şans beklemek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ.

KOYBOLMAYA YÜZ TUTAN ODABAŞILIK MESLEĞİNİN SON TEMSİLCİLERİ...  Karaköy Bankalar Caddesi nin her iki tarafı  ihtişamlı binalarla çevrilmiş. Eskiler hanları yaparken küçük esnafı düşünmüşler. Kira ve aidatlarda esnafın ödeyebileceği şekilde düzenlenmiş...  Eski tarihi hanlar yenilenerek ya bankaya ya da otele dönüşüyor... Hanların içindeki onlarca dükkanda zaman içinde başka yerlere taşınacaklar. Mağdur olacaklar... Hanlar kapanınca odabaşılar daha büyük problem yaşayacak. Çünkü onların iş alanları bitecek. Odabaşılar hanların temizlik ve güvenliği ile yönetiminden sorumludur.Buna mukabil kira ücretinin bir kısmını gelir olarak  kendisi toplar. , Yargıtay uygulamasında, odabaşılık kat mülkiyeti sistemine geçilmemesi nedeniyle yönetici ve kapıcısı bulunmayan işhanlarında, bunlara ait görevlerin yerine getirilmesini sağlayan bir meslek olarak nitelendirilmekte, odabaşılarının yaptıkları bu hizmetler karşılığında belli bir miktarda ücrete hak kazanacakları, ...

Kasten yaralama suçlarında 671 sayılı KHK uygulaması

Kasten yaralama suçlarında 671 sayılı KHK uygulaması Bir düşünür "İşkencenin en kötüsü, kanunla işkence etmektir." Derken çok haksız değildi. Son tahliyelerde farklı uygulamalar farklı yorumlar gerçekleşti.Bende kasten yaralama suçlarında denetimli serbestlik ve şartlı tahliye konusundaki düşüncelerimi paylaşmak gereği duydum. Kasten yaralama suçu TCK’nın 86 ,87 ve 88.maddelerinde düzenlenmiştir. Bu suçun TCK 86 maddesinde düzenlenmiş halinde,hükümlünün koşullu salıverilmesi için ,671 sayılı KHK ya göre mahkum olduğu cezanın 1/2 sini cezaevinde geçirmesi gerekir. Hükümlünün denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için açık cezaevine çıkma hakkına sahip olması gerekir.Bu husus denetimli serbestlik indiriminden faydalanması için çok önemlidir. TCK 86 maddesinin cezası bir yıldan 3 yıla kadar hapistir.(86/1) Eğer mağdurun yarası basitse dört aydan bir yıla kadar hapistir.(Şikayete tabidir) Eğer üst soya, alt soya, eşe veya kardeşe karşı ya da beden veya ruh bakımı...

HUKUK SİYASET ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ (HUSİAD) 1.OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINI COŞKUYLA GERÇEKLEŞTİREREK YENİ YÖNETİMİNİ BELİRLEDİ

Hukuka,Adalete en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde...Hukukun üstünlüğünü savunan,demokrasiye,insan haklarına saygı gösteren ve cumhuriyetimize sahip çıkan,adalet diyen..Vatanını,Milletini Bayrağını seven,vatansever,kardeşlerimizin kurucusu olduğu... HUSİAD-HUKUK SİYASET ARAŞTIRMALARI DERNEĞI 23-12-2018 tarihinde pazar günü coşkuyla kongresini Yaptı... Hukuk Adamı sevgili kardeşimiz Av Musa BAYKAL başkanlığında yeni yönetim kurulu seçildi, Kongreye katılan kurucular kurulunu,duyarlı üyelerimizi,ve yeni yönetim kurulunu tebrik ediyor,kutluyor...Hayırlı olsun diyoruz... Olağan genel kurul için dernek üyeleri, Bakırköy Osmaniye'de bulunan kitap kafe de bir araya geldiler. Derneğin  üyeleri düzenlenen hazırun listesindeki adlarının karşısına imza atarak toplantı salonuna girdiler. Hazirun listesine göre genel kurul toplantısının başlaması için gerekli olan toplantı yeter sayısına ulaşıldığı tespit edildikten sonra, derneğin geçici sekreter görevini yürüten kurucu üyesi Sn ...