AV MUSA BAYKAL

  "Rejim, Kriminal Sedat Peker'in ifşalarından sonra çok cesur bir sosyal deneyime karar verdi. Nede olsa 20 milyon izlenmeyi daha fazla görmezden gelmesi imkansızdı.  Ve en çaresiz olanı seçti - hiçbir gerçeğe dayanmadan, yalnızca propaganda yoluyla tamamen alternatif bir gerçeklik inşa etme seçeneği - " Türkmenistan milli takımı, Dünya Kupası finalinde Almanya'yı 8: 0'lık skorla mağlup etti. "Ülkede internet kapalıyken, medya kontrollü ve muhalefet pasifize edildiğinde neden olmasın? Haberler de ne derler? Kazananlar için Aşkabat havaalanında bir kutlama düzenlemek ve bunu TV'de göstermek hiç de zor değil."  Kriminal Sedat Peker'in hikayesine verilecek yanıt tam olarak aynen öyle. Tek fark, yolsuzluk ifşaları ile ilgili videoların 20 milyon izlenmesinin hiçbir şekilde saklanamayacak olmasıdır.  Bu nedenle, YouTube'a kısıtlama getirmek isteyen Bilgi İletişim Başkanlığı yetkililerinin aksine külliye önemli riskler alıyor.  Kim gerçeği

 Anayasa Prof Kemal Gözler'in açıkladığı gibi genelge devleti olduk. Ankara'nın "çılgın matbaası" ülkeyi, işe yaramaz ve cehaletlerinin yanı sıra, sayıları nedeniyle uygulanamayacak yasa kararname -yönetmelik genelge vb. ile doldurdu.  Sonuç olarak, ekonomik faaliyetin ve günlük yaşamın yasada ki kaotik "değişim hızına" uyum sağlaması imkansızlaştığı için,  ihlal olmaksızın hiçbir şeyin yapılamayacağı cehenneme dönüştü Ve eğer ihlaller varsa ve, kaçınılmaz olan ihlalleri "kapatmak" için derhal yolsuzluk ortaya çıkar. Ve şimdi zaten sistematik.   Mevcut "düzenleme alanındaki değişim hızı" yasal nihilizme yol açıyor ve yasalara en çok uyan vatandaşlar arasında bile sizi ilgilendiren yasalara saygı arzusunu öldürüyor! Eh, klasikleri hatırlıyoruz:  "Eyaletteki yolsuzluk ne kadar fazlaysa, o kadar çok yasa." Tacitus (MS 56-117) "

  "İngilizlerin Demir leydisi #Margaret Thatcher istifa ettikten hemen sonra yapılan bir kamuoyu yoklaması, ankete katılanların yüzde 74 kadarının gerçekten gitmesi gerektiğini kabul ettiğini gösterdi. Eski başbakanın kalmasının daha iyi olacağına inananlar ise yalnızca yüzde 26'sı... Aynı zamanda, İngilizlerin %60'ı“ #Demirleydi #Thatcher 'in ”faaliyetlerine karşı olumlu tutumlarını açıkladılar.  Onun yaptıklarını beğenmeyenler ise çok daha az olduğu ortaya çıktı - yüzde 34. İngilizlere ülkenin 2.dünya savaşı sonrası en kudretlisi kimi düşündüklerini sorulduğunda, #Thatcher, diğer tüm rakiplerin önünde, #Churchill'den sonra ikinci oldu. Seçmen faaliyetinizi onaylasa bile; sizi büyük bir tarihsel insan olarak görse bile, sonsuza dek hüküm sürmenizi istediği sonucu çıkmaz. #Ankarada'kilerin aklında tutması gereken bir gerçek.

  Ceza hukuku için diyorum; ani gerçekleşen olaylarda o an için izin mahkeme kararı vs alınması mümkün olmayan durumlarda kamera- kayıt vs alınması gerekebilir. Böyle durumlarda adaletin yerini bulması için delil olarak kullanmak üzere herhangi bir şekilde kayda almanın suç olmadığı yönünde Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları var. Uygulamada biz bunları tatbik ediyoruz. Hatta emniyet görevlileri de ani gelişen olaylarda çekilen kamera görüntüsü ve ses kaydını hazırlık tahkikatında delil kabul edip bunları tutanağa bağlıyorlar. Ve emanete alınıyor.  Hak arama özgürlüğü kapsamında görüldüğü için birçok olay bu şekilde aydınlatılıyor. Görünüşe göre, Vali sıfatındaki Emniyet Genel Müdürü ,5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nu atlayıp -üstelik yargıtayı da yok sayarak- "Genelge" ile hangi hukuki altyapı ile hazırlandığını bilemediğimiz ancak polisten ziyade medya önünde "imajını" korumaya yönelik bir kapsamda talimat hazırlam

  Türk diploması tarihinin en önemli yenilgisini Erdoğan döneminde aldık.  Türk Devleti'nin resmi politikası 1915'te yaşanılan olayları Ermeni soykırım olarak tanımamak - bu konu tarihçilerin meselesidir-üzerine kuruludur. Birkaç gündür ABD basınında, ABD başkanı sıfatıyla Biden'in Ermeni soykırımını tanıyacağı yönünde haberler çıkıyordu. Biden başkan seçildikten 3 ay sonra ilk defa cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü ve ona telefonda Ermeni olaylarını " soykırım" olarak tanıyacağını söylediği belirtiliyor. Halbuki bu zamana kadar ABD meclisinde ve kamuoyunda Ermeni ve Rum lobisi ne yaparsa yapsınlar- kongre ve eyaletlerde bazı küçük başarılara karşın-asıl bağlayıcı olan ABD başkanlarına " soykırım"ı kabul ettiremediler. Öyle ki Ermenistan yılarak artık Türk kuşatmasını kırmak için soykırım iddiasından vazgeçmeyi ciddi bir şekilde tartışmaya başladı.   Türkiye'nin jeopolitik konumuna bakarak, ABD'nin soykırımı tanıması mümkün değil diyordu. Tür

  İlk bakışta, yasal işlemler Batı ile aynı görünüyor: Anayasa tarafından yetkilendirilmiş kişiler tarafından yürütülen resmileştirilmiş bir süreç. Ama benzerlikler orada biter.  Hukukun üstünlüğü kültürün ayrılmaz bir parçası haline gelmekten uzaklaştı ve mahkeme kararlarına eskisi gibi büyük saygı duyulmuyor; hukukun üstünlüğü pratikte geçerliliğini yitirdi ve yargılamaların sonuçları giderek adaleti yansıtmıyor.  Son yıllarda, mahkeme sistemi kötüye gidiyor. Mahkemeler, görüşlerini hiçbir şekilde gerekçelendirmiyor ve tarafların muhakemesini temelsiz reddediyor, esasen mahkemeler,gerçekleri uydurmaya ve mantığa ve sağduyuya meydan okuyan kendi gerçekliklerini yaratmaya geçmiştir. Bu yeni yaklaşım, fazladan çaba harcamadan "doğru" kararlar almalarına izin verdiği için mahkemeler için çok uygundur.  Bu koşullar altında yargıçların kendilerini yürütme gücünün bir uzantısı olarak algılıyor.  Yürütme gücü ise bunu çok iyi biliyor. Ancak yargı sistemi, kanunu ihlal eden bir t

  1.5275 sayılı infaz yasasının 59 /1 maddesine göre "Hükümlü, avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde avukatları ile "vekâletnamesi olmaksızın" en çok üç kez görüşme hakkına sahiptir."  Uygulamada bu hüküm, hükümlünün yasal hakkının aramasına ve "savunma hakkına" mani olmaktadır.  Üstelik dünyaya mesaj verilerek en yüksek mercide açıklanan"İnsan Hakları Eylem Planı"na ters istikamettedir. Kesinlikle kaldırılmalıdır. 2.Şöyle ki hükümlünün avukatı ile cezaevinde üçüncü avukat görüşünden sonraki görüşleri için -vasisi aracılığı ile avukatına vekaletname verilmesi mecbur tutulmaktadır. ( Silivri Cezaevi ) 3. Bu konuda yanlış uygulamanın önüne geçilmesi için çıkarılan Noterler Birliğinin 12/06/2019 tarihli, (13) nolu birleştirilmiş Genelgesinin 2 ve 3 numaralı maddeleri ) - dahi dikkate alınmamakta, -hükümlünün vasi olmaksızın doğrudan adli işleri için noterce avukatına çıkartılan vekaletnamesi dahi "avukat görüşü" için kab

Ülkeyi yöneten lider hakkında uzun yıllardır gözlemlerim,liderin her şeyi bildiğini ve kimseden birşey öğrenmeye ihtiyaçı olmadığını düşündüğünü gösterdi.  Bu, ülkenin 20 yıldır yanlış yönetilmesinin nedenlerinden biridir.  Bir liderin her konu hakkında bilgi sahibi olmak zorunda olmaması, anlaşılabilir bir durumdur. Bu yüzden danışmanları var. Ama danışmanlar liderlerinden daha az şey bildiklerinde,sorun daha anlaşılır hale geliyor. Danışmanların - bir tür yüksek komiser gibi -üst perdeden kamuoyuna açıklama yapmaları da bir başka çelişkidir. Bunun içindir ki ülke lideri mevcut durumumuza en iyi "çözümü" bulmaktansa, en popüler" kurguyu" yönetebilecek kişi olmuştur. Bu uzun girişi, ülke yöneticisinin çok şey bilmemenin ve öğütleri dinlememenin yanı sıra geçmiş hatalarından ders almayı reddettiğini ve bu yüzden onları tekrarladığını belirtmek için yazdım.

1.OLAYIN GERÇEK SEBEBİ #ÇÖZÜM #İHANET SÜRECİDİR. Siyasi iktidar,çözüm-ihanet-sürecinde kendi coğrafyası üzerindeki tam otoritesini ve alan hakimiyetini PKK'ya bıraktı.  Eş zamanlı olarak Kobani merkezli Suriye PKK'sının büyümesine seyirci kalındı. Bu sırada PKK dağlara, ulaşılamaz mağaralara militanlarına güven veren modern askeri barınaklar ,hatta hapishaneler yaptı.Doğan boşlukta- alan hakimiyetini ele geçirerek-şehirlerarası yolları denetim altına alarak bölgede tayini çıkan sıradan asker , polisi kaçırdı ve oluşturduğu hapishanelerin içine yerleştirirecek şekilde güçlendi. 2. PKK KATLİAMI İZLEDİĞİ BİR STRATEJİYE GÖRE GERÇEKLEŞTİRDİ Kuzey Irak yönetimi, Irak ve belki de ABD (onlar SDF -Suriye PKK'sı ile beraber hareket ediyor) PKK'yı bölgelerinde istemiyerek Türk ordusunun harekâtına sessiz kalıyorlar.Böylece farklı bir isimle PKK Suriye'de devam edecek. PKK alanı uzun süre tutamayacağını ve militan kaybedeceğini çok iyi biliyorlar, isteseler askerleri bıra

Biden, Demokrat başkan adaylığı kesinleşmeden önce, 16 Aralık 2019'da Amerika televizyon kanalı FX'te yayınlanan The Weekly programının çekimlerinde aşağıda ki konuşmayı yapmıştı "...Ama hâlâ, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle." (Erdoğan ve partisi) Dağıldı, İstanbul'da dağıldı, peki biz ne yapıyoruz? Oturup teslim mi olacağız? Yapacağım son şey ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu. Onunla Kürtler konusunda birkaç kez görüşmüştüm. O dönemde henüz üzerlerine gitmiyorlardı." Her neyse, şunu açıkça belirtmeliyiz… Günün sonunda Türkiye de Rusya'ya bağımlı olmak istemez..." Milli perspektiften baktığımızda Biden'in yaptığı bu açıklama elbette kabul edilemez. Fakat bu durum detaylara girmemize engel değil. Biden'ın beyanlarını ABD iç siyaseti açısından bakılacak olu

  Hatay Barosu Başkanı Av.Ekrem Dönmez kimlik meselesi nedeniyle eşinin ve cocuklarının yanında gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılmış. Polis memurlarının olayın ilk etabında soruna insani yaklaşımı doğru, fakat sonrasında hukuken hatalı ve profesyonelce değildir. Baro başkanının amacı kimlik göstermeyip polise zorluk çıkarmak değildi. Zaman zaman kamu görevlilerinde "devlet benim" anlayışı vardır.Devletin sahibi millettir.  "Üniforma" değildir.  2559 sayılı PVSK 4/A maddesine göre polis memurları önleyici arama ve işlemler sırasında buna kimlik sorma da dahil yetkisini kullanılabilmesi için "polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin" bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz. Bazıları hukukçular neden kimlik göstermiyor diyor, dostlar, hukukçular muhtemel keyfi uygulamaların önüne geçilmesi ve polisin profesyonelliğine vurgu

 ANKARA'NIN ŞÖHRET MERAKLISI BAŞ İMAMI VE KILICI  Ordumuz Libya- Suriye Irak-Akdeniz ve Doğu- Güneydoğu Anadolu hatlarında savaş koşullarında her gün şehitler verme pahasına kahramanca mücadele ediyor. Yakında Azerbaycan'da ki mücadeleye de dahil olacağız. Yemen altyapısı şimdiden kuruluyor. Ordumuz ,"Dosta güven düşmana korku veriyor." Karşı sahile Mısır'a bakalım;  Sisi, Erdoğan'dan değil, aynı anda farklı cephelerde savaşabilen psikolojik altyapıya sahipTürk ordusundan korkuyor.  Sisi eğer bir savaş çıkacaksa , bu savaşta, Türk ordusunu yeneceğine dair, halkını inandırmaya çalışıyor. Bunun için Sisi, her gün kamuoyunda ülkemize karşı tehdit mesajları veriyor, parlamentosundan, ulusal konseyden Libya'ya müdahale için savaş yetkisi de aldı ve ordusuna bizi düşman kabul eden tatbikatlar yaptırıyor.Ayrıca karşı gruptaki Libyalılar da Sisi'yi desteklediklerini açıkladılar. Mısır ordusunun sayı ve teknolojik bakımından çok güçlü olduğunu ve o

Bir yağma olayında müştekinin polis de 200 TL sinin ,savcılıkta 150 TL artı 1700 avro ve 325 USD yağma edildiği yönünde iki farklı ifadesine dayalı "yağma"dan verilen mahkumiyet kararının İstinaf 7.Ceza dairesi tarafından eleştirisi; Şüpheli ve aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak karar verilemez.Yüksek de olsa bir ihtimalle dayanarak sanığı cezalandırmak ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir O halde ceza yargılamasında mahkumiyet büyük veya küçük bir ihtimalle değil kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur. #adlihata #İndubioproreo #kuskudansanıkyararlanır

  Ülkemizde ki sansür değişti. Eskiden kırmızı kalemle çekilmiş bir çizgiye dikkat etmeliydiniz, şimdiyse keyfi olarak kurulmuş kapanların arasındasınız.  Bu koşullar altında sadece,  "kendilerine verilmiş konu listelerinden sapmayan" propagandacılar kazanır. Ülkemizdeki kapitalizm de devlet kapitalizmi olduğu için yayın organındaki "doğru olmayan" haberler hakkında ki her çatışmada gazetenin sahibi için devletin ya da temsilcilerinin görüşü önemli bir etmen haline geldi. Gazeteciler, büyük bir holding mekanizması içinde, borsa simsarları ya da müşteri temsilcisinden hiçbir farkı olmayan küçük dişliler muamelesi görüyor.

 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde birçok öğrencinin üzerinde hakkı ve emeği olan kıymetli İdare Hukuku hocamız Prof Dr İl han Özay hakkın rahmetine kavuştu. Ülkemizde demokratik hukuk devletinin gereği olan kamuda "Günışığında Yönetim"in yerleşmesi için büyük mücadele vermişti. Allah rahmet eylesin, Hukuk camiasının başı sağolsun. İlhan özay'ın hayatı

 NEDEN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ Instagram'dan izleyiniz 1 Instagram'dan izleyiniz 2 HUSİAD kapsamında güncel konular hakkında Hukuk Siyaset bağlamında sosyal medya üzerinden konuklarımızla yayınlar yapıyoruz. Son konuğumuz Sn Dr Handan Toprak Benli oldukça donanımlı bir kişi. Kendisi halk doktoru ömrünü yıllarca nöbetlerde geçirmiş, siyasetçi önceki dönem Avcılar ilçe belediye başkanı, bugün DSP genel Başkan Yardımcısı ve Cumhuriyet kadınları derneği yönetim kurulu üyesi aynı zamanda Türk Dünyası Kadın Platformu Türkiye temsilcisi. İstanbul sözleşmesinin en önemli özelliği ülkemiz toplumunda kadın ve çocukların şiddete ve baskıya karşı en önemli savunma kalkanı olduğu gerçeğidir. 6284 sayılı yasa ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dairdir. Öncelikle belirtelim ki İstanbul sözleşmesinin temel kökleri 1960'lı yıllara dayanır. Dominik Cumhuriyeti diktatörlüğüne karşı muhalefet ettiği için 3 kız kardeş tecavüz edilip öldürülür.  Olayı örtbas etmeye çalışılır ,

 "Demokratik sistemlerde, barışçıl gösteriler, her türlü istismara rağmen, genellikle popüler taleplere yanıt olarak yapısal reformlarla sonuçlanmaktadır.  Otoriter rejimlerde protestolar genellikle tüm sistemin çöküşüyle sonuçlanan bir çatışmaya yol açarak sonuçlanır. Aradaki fark, değişime izin veren esnek ve dayanıklı bir sistemle onarıma izin vermeyen kırılgan ve zayıf bir rejim arasındaki farktır."

Konuşmacılar HUSİAD Başkanı Av Musa Baykal ile önceki dönem Barolar Birliği Başkan Yardımcısı ve Avukat Hareketi İstanbul Başkan Adayı Av Dr Başar Yaltı " Barolar da gelişmeler ve Metin Feyzioğlu'nu gündeme getirecek.... YouTube'dan  izleyebilirsiniz Bölüm 1 Bölüm 2 Bölüm 3 Instagram üzerinden izleyiniz 1 Instagram üzerinden izleyiniz 2 @hukuksiyaset Instagram yayını

   Yunan , Rusya ve Slav Wagner (Ortodoks) Suriye ,Mısır ve BAE ve Hafter perde arkasında İsrail (Mescid-i Aksa ) ortaklaşa hareket ederek Doğu Akdeniz- Libya ekseninde Ankara'ya ve Libya UMH'ye karşı cephe oluşturdular. Libya ( Sirte-Cufra) hattında ilerlememiz şimdilik durduruldu.Herhangi bir anlaşmaya da varılamadı. Buna karşılık Trablusgarp batısında askerlerimizin bulunduğu Vatiye hava üssü, kimliği belirsiz (Birleşik Arap Emirlikleri) uçaklar tarafından 04 Temmuz 2020 de vuruldu. Artık silahlar çekilecek... Doğrudan konvansiyonel savaş Wagner Hafter-UMH arasındaydı. Ancak BAE gizlemeye çalışsa da Vatiye üssüne hava saldırısı düzenledi. Mısır lideri darbeci Sisi ,tatbikatlar yapıp, ordusunu Libya sınırına dizdi ve Sirte-Cufra kırmızı çizgimiz diyerek gözdağı veriyor. Bu açıdan bakılırsa Ayasofya'nın camiye çevrilmesinin zamanlaması çok önemli.  Savaş öncesi Ankara ,Mısır ,BAE diktatörlüklerini ve İsrail'i müslüman halkları üzerlerine salmakla korku veriyor...

  Avukatlık kanunu yasal değişikliğiyle ,ikibin avukatın bir araya gelmesiyle oluşacak müstakil barolar, belirli bir siyasal kampa dâhil olacağı yada belirli ideolojik saiklerle hareket edeceği bir gerçektir.  Kanun teklifinin Türkiye’nin gündemine geldiği günden bu yana gerek adliyelerde gerek meydanlarda bağımsız savunma adına, hukuk devleti adına mücadele veren, dik duran, güç karşısında eğilmeyen başta baro başkanlarımız olmak üzere 140 bin avukatı buradan selamlıyorum. İMAG GENEL SEKRETERİ HAKAN ÇATAK İLE ÇOK BAROLARI TARTIŞIYORUZ YouTube'dan izleyiniz 1 YouTube'dan izleyiniz 2 Instagram'dan izleyiniz 1 Instagram'dan izleyiniz 2

Mevcut şekliyle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi (CHS) kontrollü ve pasif " muhalefet" halinde ayakta kalabilir. Barolar, devlet ile halk arasında köprüdür. Üstelik maddi ve manevi olarak gücünü devletten değil, halktan alır. Bu sebeple avukatlar, iktidarın halkın menfaatine uymayan yasalarına itiraz etmekten çekinmezler. Günümüzde halkın önemli bir kısmı öyle ya da böyle devlet ile mahkemeliktir. Polis "güvenlik ve adli ", mahkemeler " yargılama" görevi yerine getirir. Medya mevcut sistemde devleti ve iktidarın yanlışını söyleyemez. Örnek verecek olursak koronovirüs sosyal mesafe uygulanmamasının da yeterli tedbirleri almayan idareye tek söz söylemeyen Milliyet ,Hürriyet gazeteleri ortak manşet ile #LGS sınavına giren öğrenciler ve velilerini suçlayabilmişti. Avukat ise #halkı "savunur".  Halkın" hakkını"arar. Buna mecburdur da. Bürokrasinin ise böyle bir önceliği yoktur. Rusya'da çarlık döneminden bu yana avukatlık kamu hizmet

  "AYASOFYA SİYASİ TARTIŞMALARIN ORTASINDA KÜLTÜREL VARLIK"  HUSİAD Başkanı Av Musa Baykal ile Tarihçi Akademisyen Davut Yaşar "AYASOFYA siyasi tartışmalarını hukuki siyasi ve kültürel tartışıyor... BURADAN İZLEYİNİZ